Ben A partisinin milletvekili aday adayıyım diye başlayan o ziyaret bitmeden B partisinin milletvekili aday adayı ile devam eden zamanlar tüketilmeye başlar.
Aday adayları kendilerini kamuoyuna anlatmak, gazeteler aracılığıyla kendilerini tanıtmak istiyorlar. Ancak, artık seçimlerde aday olacakların kararı liderlerin iki dudağı arasında kaldı.
Demokrasi; sadece vatandaşın kendilerine ayrılmış küçük örtülü kabinlerde oylarını kullanıp, şeffaf sandıklara attıkları oylardan ibaret değildir. Demokrasi çok kapsamlı hayatın tamamını içinde barındıran hatta evinizdeki çekirdek aileyi bile etkileyecek kadar detayları olan bir yönetim şeklidir.
Bugün demokrasinin sadece oy atarak vatandaşın kendisini yönetecek kişileri seçme hakkı olarak algılatılması kaygı vericidir.
Demokrasi böylesine işlerken, ziyaretime gelen milletvekili aday adaylarına hangi partiden olursa olsun, kendisini kaçıncı sırada gördüğünü soruyorum. Herkes aynada gördüğünü bana anlatıyor. Hatta, iktidar partisinden ise tutamıyorum kendimi şöyle konuşuyorum:
“Adaylık başvurusu için 7.500 TL partiye ödeme yapacaksınız. Aday belirleme sürecinde en az 2 oradan, oraya koşturacak bir de para harcamak zorunda kalacaksınız. En az harcamanız gereken 30 bin TL. Bakın şu şu isimler listede olmazsa olmaz. Zaten ortaya çıkan sonuç 7 milletvekili adayı oldu. Ondan sonrasına kabul müsünüz?”
Böyle konuşunca milletvekili aday adayı “Evet doğru söylüyorsun ama.” diye başlayan mutlaka bir bahane ile devam eden cümlelerle bana geri dönüyor.
Siyaset belli, gerçeklik belli, matematik belli ama aday gösterilmese bile “Bir dönem şu partinin milletvekili aday adayıydım” demek için gerçekleri görmekten kaçınan insanlar ordusuyla 7 Haziran’da karşı karşıya kalacağız.
Aday adaylığı artık bir payedir. Milletvekilliği artık onurlu bir görevden çok kariyer hedefi olarak görülmektedir.
Bu durum ise siyasetin hızlı bir şekilde kirlenmesine neden olmaktadır.
Genel seçimlerde TBMM’ye gönderilecek 550 milletvekili belirlenecek. Zaten vatandaş demokrasiyi sadece oy olarak algılıyor, karar merci liderlerinin iki dudağı arasında, bir de niteliksiz, tecrübesiz insanların TBMM’de yer alması ne ülkemizi, ne de ülkemizdeki demokrasiyi ileriye taşımaz.
Hele hele, seçilecek meclisin başta başkanlık sistemi olmak üzere geleceğimizi, çocuklarımızı, torunlarımızı etkileyecek karar verme açısından yetkiye sahip olması siyasi partiler başta olmak üzere halkımızın da düşünüp, taşınması gereken hassas bir süreç olduğu kanaatini taşımaktayım.
Ülkemizin en önemli sorunu demokrasiyi en doğru şekilde işletmektir. Seçim olmazsa olmazdır. Ancak, seçimden önce demokrasinin vazgeçilmezi olan siyasi partilerin önseçimden ödün vermeden adaylarını belirlemesi gerekmektedir. Seçim barajları kalkmalıdır ve hatta dar bölge sistemine geçiş yapılmalıdır.
Aslına bakarsanız bu yazdıklarım demokrasinin gereği olmazsa olmazımız olmalıdır. Siyasete gelecek kalite, adaylara da yansıyacaktır. TBMM’de 550 milletvekilinin eğitimli, kendi alanlarında başarılarını kanıtlamış insanlardan oluştuğunu hayal ettiğimde, ortaya gerçek karar gücü çıkıyor. O meclisin yeni anayasa yaptığını düşünüyorum hatta gerçek bir hukuk devleti olma noktasında hızla ilerlediğimizi görüyorum. Çağdaş demokrasi standartlarına kavuşmuş kentlerden Türkiye’nin nerelere doğru ilerlediğini düşünüyorum. Bunları düşündüğümde de bu 550 milletvekili adayının belirlenmesi için ne yapabiliriz? diye soruyorum.
Önseçim şart diyorum ama bana yetmiyor. Mesela, trafik terörünün önüne geçmek için, bindiği arabayı doğru kullandığını tespit etmek için, trafiğe çıktığında ne vatandaşın ne de kendisinin canını yakmaması için araç kullananlara belli kanunlarla ehliyet veriliyor. Önce sürücü kurslarında eğitim alınıyor. Kitap üzerindeki eğitim ve sokaktaki deneme sürüşleri ayrı. Bu zorunlu…
Ardından yazılı sınava giriliyor…
Yazılı sınavı başarıyla tamamlayanlar sürücü olup olmadığının anlaşılması için direksiyon sınavına giriyor. Burda da başarılı ise, devletin bir kurumundan sağlık raporu alınıyor. Özellikle göz sağlığıyla ilgili bu konuda detaya giriliyor.
Basit bir örnek verdim.
Milletvekilli seçmek, bir insanın sürücü olup olmamasına karar vermekten çok daha önemlidir. En kötüsünü düşünürsek bir sürücünün hatası kaç kişinin canına mal olur?
Ya milletvekilinin alacağı kararlarla geleceğimizden kaç yıl gider?
Yanlış kararların getirisi sadece seni ve beni mi etkiler?
Çocuklarımız, torunlarımız, torunlarımızın torunları hatta üzerine bastığın vatan toprağı, bitmedi… hukuk, adalet, yargı, asayiş vb…
Toplum olmanın, ülke olmanın can damarına etkileyecek kararlar için milletin yerine oy kullanacak.
Bu nedenle milletvekillerinin daha aday belirleme sürecinde çok önemli sınavlardan geçmesini istiyorum. Merkezi sistem bir sınav olmalı, mülakat olmalı, ön seçim olmalı, kamuoyu yoklaması olmalı. Bunların hepsinin de olması gerektiği gibi olmalı…
Biliyorum hayal dünyasındayım ama kalite istiyorum millet olarak. Vekilimi tayin ederken beni gerçek anlamda temsil edecek olmalı.
Yoksa aday adayları kalabalığı bugün kendini aynada gördüğü gibi sokağa çıkmakla kalmayacak, yarın adaylıkları ortaya çıktığında ben önemli insanım edasıyla başlayacak bakanlık hayalleri kuracak.
Bunları yaparken de millet siyasetin kirliliğinden dolayı herşeyden tiksinecek.
Millet enayi değil!
Herkesin gerçek anlamda haddini bilme zamanıdır.
Ülkemde siyasetin doğru yapılması adına temizlik şart!
Yorumlar
Kalan Karakter: