Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu üyeleri Attalos Meydanı’nda gerçekleşen eylemde geçinemediklerini belirtti. Meydanda gerçekleşen eyleme Kamu Emekçileri, Sivil Toplum Kuruluşları ve vatandaşlar katıldı. Meydanda ki açıklamayı KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz yaptı.
30 Kasım’a çağrı
Dört haftadır sendikanın merkez yürütme kurulu üyeleriyle il çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Eş Başkan Karagöz: “Şimdiye kadar 47 ilde çalışma yürüttük. İşyerlerindeki emekçilerden başlamak üzere ulaşabildiğimiz her kesimle mücadele programımızı paylaştık ve 30 Kasım’da Ankara’da yapacağımız merkezi mitinge katılım çağrısında bulunduk. Hepimiz biliyoruz ki, bütçeler sadece birtakım rakamlara, bilançolara cetvellere yer verilen metinler değildir. Bütçeler bir ülkede kaynakların, gelirlerin kimlerden toplandığını ve söz konusu gelir ve kaynakların kimler için kullanılacağını gösteren politik belgelerdir. Dolayısıyla herhangi bir ülkedeki sistemin kimden veya kimlerden yana olduğunu anlamanın en kolay yolu bütçesine bakmaktır” ifadelerini kullandı. Pay giderek azalıyor
Ülkeyi yönetenlerin yıllardır yaptıkları birbirinin kopyası bütçeler ile tercihlerini hep patronlardan, zenginlerden, sermayeden yana kullandıkları ortadadır diyen Karagöz: “Emekçiler olarak bizlerin ve halkın bütçe hakkı yok sayılmıştır. Yani bütçe yapım süreçlerinde emekçilerin, halkın, onların temsilcileri olan sendikaların, konfederasyonların, meslek odalarının, birliklerin talepleri hiç dikkate alınmamıştır. Halk adına bütçeyi denetlemekle görevli Sayıştay’ın yetkileri dahi kuşa çevrilmiştir. Vergi adaletsizliği gittikçe derinleştirilmiştir. Bütçeden başta eğitim ve sağlık hizmetleri olmak üzere kamu hizmetlerine, yatırımlarına ayrılan pay gittikçe azaltılmıştır. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme göz ardı edilmiştir. Yıllardır şiddete, güvencesiz istihdama maruz bırakılan kadınlar bütçede de yok sayılmıştır” dedi. Gelir dağılımı adaletsizliği
Hem ücretlerimizden hem de tüketimimizden kesilen vergiler patronlara, “muafiyet”, “istisna”, “teşvik”, “vergi indirimi”, “vergi affı” olarak aktarılmakta diye belirten Karagöz: “Vergilerimiz, faize, Kur Korumalı Mevduat sistemine, müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı, tünel inşaatı müte¬ahhitlerine, “beşli çeteye”, sermayeye gitmiştir. Kısacası bugüne kadar yapılan bütçelerde aslan payı hep sermayeye, patronlara, savunma ve güvenlik adı altında silah sanayisine, çatışma ve savaşa ayrılmıştır. Sonuçta emeği ile geçim mücadelesi veren tüm kesimlerin payına yoksullaşma, işsizlik, güvencesizlik ve gelir dağılımı adaletsizliği düşmüştür” sözleriyle ifade etti. Kaşıkla verilip kepçeyle geri alınıyor
Alın teri ile yaşam savaşı veren ezici çoğunluğu içine ittiği tabloyu 2025 bütçesi ile daha da karartmayı hedeflendiğini söyleyen Karagöz: “KESK olarak “rasyonel” diye cilalanan, “çare” olarak gösterilen ekonomik modelin, daha ilk günlerde IMF’siz IMF programı olduğuna dikkat çekmiştik. İktidar söz konusu modele geçer geçmez 2023 Mayıs seçimlerini kazanmak için kaşıkla verdiğini kepçe ile geri almak için düğmeye basmıştır. “Tasarruf” adı altında servis, nöbet ücreti, mesai ücreti gibi kazanılmış haklarımız ortadan kaldırılmıştır. Kamu lojmanlarının ve sosyal tesislerinin ücretleri “ekonomiye kazandırma” adı altında arttırılmıştır. Kamuda işe, göreve alımlar sadece emekli olanların ve hayatını kaybedenlerin sayısı ile sınırlanmıştır. Kamunun kapıları gençlere kapatılmıştır. Okullarda İşgücüne Uyum Programı (İYUP) adı altında haftanın sadece üç günü, günlük net 566 TL ücretle geçici temizlik görevlisi çalıştırılmasına geçilmiştir. Okullar adeta çöplüğe çevrilmiştir” diye ifade de bulundu. Suni rakamlarla düşürülüyor
Mevcut yoksulluğa, işsizliğe, gelir adaletsizliğine, milyonların artan borç yüküne ilişkin rakamları, verileri de söylemek gerek diyen Karagöz: “İktidar takla attırılan TÜİK rakamlarına dayanarak “Enflasyonda düşüş trendi sürüyor!” dese de bu suni rakamlara göre bile enflasyon düşmemiş, sadece baz etkisi ile artış hızı yavaşlamıştır. Devletin resmi rakamları da tüm toplumu saran bu yoksulluğu, sefaleti teyit etmektedir. Ülkede gelir dağılımı adaletsizliği de hiç olmadığı kadar derinleşmiştir. En zengin %1’lik kesim toplam gelirin %19’unu alırken geriye kalan %99 gelirin %81’ini paylaşmaktadır” dedi. Vergide belli bir düzen
Tükettilen her şeyden alınan KDV, ÖTV gibi tüm dolaylı vergilerin düşürülmesi gerektiğini söyleyen Karagöz: “Öncelikle bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, halkın, emekçilerin bütçe süreçlerine etkin katılımının sağlanmasını istiyoruz. Gelir vergisi birinci dilim oranının %15 ten %10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesi gerekiyor. Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini istiyoruz” diye belirtti. Halk için emek için
KESK olarak “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!“ şiarı ile tüm yurtta işyerlerinde, kent meydanlarında olmaya devam edeceğiz diyen Eş Başkan Karagöz: “Kamu emekçisinden işçisine, asgari ücretlisinden emeklisine, çiftçisinden kadınlarına, gençlerine kadar halkın ezici çoğunluğunun haklarına yönelik saldırı dalgasına karşı birleşik ve ortak bir mücadeleyi örmek için çaba sarf etmeye devam edeceğiz. 30 Kasım 2024 tarihinde Ankara’da gerçekleştireceğimiz Merkezi Miting ile emeğin kürsüsünü kuracağız. ‘Bu düzene itirazım var’ diyen tüm emekçilere, vatandaşlara sesleniyorum. Hepimiz biliyoruz ki yüzünü sermayeye sırtını emekçilere dönen bu düzen kendiliğinden değişmeyecektir. Emeğimizi hedef alan saldırıların dalga kıranı bizleriz. Emeği, alın teri ile geçinenler, ezilenler olarak dünyanın en büyük çok sesli korosu bizleriz. Gelin; insanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için emek için bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim” şeklinde ifade etti. İsa Arı
Dört haftadır sendikanın merkez yürütme kurulu üyeleriyle il çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Eş Başkan Karagöz: “Şimdiye kadar 47 ilde çalışma yürüttük. İşyerlerindeki emekçilerden başlamak üzere ulaşabildiğimiz her kesimle mücadele programımızı paylaştık ve 30 Kasım’da Ankara’da yapacağımız merkezi mitinge katılım çağrısında bulunduk. Hepimiz biliyoruz ki, bütçeler sadece birtakım rakamlara, bilançolara cetvellere yer verilen metinler değildir. Bütçeler bir ülkede kaynakların, gelirlerin kimlerden toplandığını ve söz konusu gelir ve kaynakların kimler için kullanılacağını gösteren politik belgelerdir. Dolayısıyla herhangi bir ülkedeki sistemin kimden veya kimlerden yana olduğunu anlamanın en kolay yolu bütçesine bakmaktır” ifadelerini kullandı. Pay giderek azalıyor
Ülkeyi yönetenlerin yıllardır yaptıkları birbirinin kopyası bütçeler ile tercihlerini hep patronlardan, zenginlerden, sermayeden yana kullandıkları ortadadır diyen Karagöz: “Emekçiler olarak bizlerin ve halkın bütçe hakkı yok sayılmıştır. Yani bütçe yapım süreçlerinde emekçilerin, halkın, onların temsilcileri olan sendikaların, konfederasyonların, meslek odalarının, birliklerin talepleri hiç dikkate alınmamıştır. Halk adına bütçeyi denetlemekle görevli Sayıştay’ın yetkileri dahi kuşa çevrilmiştir. Vergi adaletsizliği gittikçe derinleştirilmiştir. Bütçeden başta eğitim ve sağlık hizmetleri olmak üzere kamu hizmetlerine, yatırımlarına ayrılan pay gittikçe azaltılmıştır. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme göz ardı edilmiştir. Yıllardır şiddete, güvencesiz istihdama maruz bırakılan kadınlar bütçede de yok sayılmıştır” dedi. Gelir dağılımı adaletsizliği
Hem ücretlerimizden hem de tüketimimizden kesilen vergiler patronlara, “muafiyet”, “istisna”, “teşvik”, “vergi indirimi”, “vergi affı” olarak aktarılmakta diye belirten Karagöz: “Vergilerimiz, faize, Kur Korumalı Mevduat sistemine, müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı, tünel inşaatı müte¬ahhitlerine, “beşli çeteye”, sermayeye gitmiştir. Kısacası bugüne kadar yapılan bütçelerde aslan payı hep sermayeye, patronlara, savunma ve güvenlik adı altında silah sanayisine, çatışma ve savaşa ayrılmıştır. Sonuçta emeği ile geçim mücadelesi veren tüm kesimlerin payına yoksullaşma, işsizlik, güvencesizlik ve gelir dağılımı adaletsizliği düşmüştür” sözleriyle ifade etti. Kaşıkla verilip kepçeyle geri alınıyor
Alın teri ile yaşam savaşı veren ezici çoğunluğu içine ittiği tabloyu 2025 bütçesi ile daha da karartmayı hedeflendiğini söyleyen Karagöz: “KESK olarak “rasyonel” diye cilalanan, “çare” olarak gösterilen ekonomik modelin, daha ilk günlerde IMF’siz IMF programı olduğuna dikkat çekmiştik. İktidar söz konusu modele geçer geçmez 2023 Mayıs seçimlerini kazanmak için kaşıkla verdiğini kepçe ile geri almak için düğmeye basmıştır. “Tasarruf” adı altında servis, nöbet ücreti, mesai ücreti gibi kazanılmış haklarımız ortadan kaldırılmıştır. Kamu lojmanlarının ve sosyal tesislerinin ücretleri “ekonomiye kazandırma” adı altında arttırılmıştır. Kamuda işe, göreve alımlar sadece emekli olanların ve hayatını kaybedenlerin sayısı ile sınırlanmıştır. Kamunun kapıları gençlere kapatılmıştır. Okullarda İşgücüne Uyum Programı (İYUP) adı altında haftanın sadece üç günü, günlük net 566 TL ücretle geçici temizlik görevlisi çalıştırılmasına geçilmiştir. Okullar adeta çöplüğe çevrilmiştir” diye ifade de bulundu. Suni rakamlarla düşürülüyor
Mevcut yoksulluğa, işsizliğe, gelir adaletsizliğine, milyonların artan borç yüküne ilişkin rakamları, verileri de söylemek gerek diyen Karagöz: “İktidar takla attırılan TÜİK rakamlarına dayanarak “Enflasyonda düşüş trendi sürüyor!” dese de bu suni rakamlara göre bile enflasyon düşmemiş, sadece baz etkisi ile artış hızı yavaşlamıştır. Devletin resmi rakamları da tüm toplumu saran bu yoksulluğu, sefaleti teyit etmektedir. Ülkede gelir dağılımı adaletsizliği de hiç olmadığı kadar derinleşmiştir. En zengin %1’lik kesim toplam gelirin %19’unu alırken geriye kalan %99 gelirin %81’ini paylaşmaktadır” dedi. Vergide belli bir düzen
Tükettilen her şeyden alınan KDV, ÖTV gibi tüm dolaylı vergilerin düşürülmesi gerektiğini söyleyen Karagöz: “Öncelikle bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, halkın, emekçilerin bütçe süreçlerine etkin katılımının sağlanmasını istiyoruz. Gelir vergisi birinci dilim oranının %15 ten %10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesi gerekiyor. Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini istiyoruz” diye belirtti. Halk için emek için
KESK olarak “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!“ şiarı ile tüm yurtta işyerlerinde, kent meydanlarında olmaya devam edeceğiz diyen Eş Başkan Karagöz: “Kamu emekçisinden işçisine, asgari ücretlisinden emeklisine, çiftçisinden kadınlarına, gençlerine kadar halkın ezici çoğunluğunun haklarına yönelik saldırı dalgasına karşı birleşik ve ortak bir mücadeleyi örmek için çaba sarf etmeye devam edeceğiz. 30 Kasım 2024 tarihinde Ankara’da gerçekleştireceğimiz Merkezi Miting ile emeğin kürsüsünü kuracağız. ‘Bu düzene itirazım var’ diyen tüm emekçilere, vatandaşlara sesleniyorum. Hepimiz biliyoruz ki yüzünü sermayeye sırtını emekçilere dönen bu düzen kendiliğinden değişmeyecektir. Emeğimizi hedef alan saldırıların dalga kıranı bizleriz. Emeği, alın teri ile geçinenler, ezilenler olarak dünyanın en büyük çok sesli korosu bizleriz. Gelin; insanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için emek için bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim” şeklinde ifade etti. İsa Arı