Ramazan ayı, İslam dünyasında ibadet ve maneviyatın yoğunlaştığı bir dönemdir. Oruç tutmak, İslam inancının beş temel ibadetinden biri olarak kabul edilir ve Müslümanlar için büyük bir öneme sahiptir. Bu yıl, bazı Müslümanlar, sahura kalkmadan oruç tutma pratiğini tercih ediyorlar.
İnsanlar için ruh ve beden sağlığını koruyarak vücudun toksinlerden arınmasını sağlayan oruç ibadeti, şüphesiz iyilik ve sağlık hali ile yerine getirildiğinde daha uygun oluyor. Ramazan ayı ile hasta ve hasta yakınlarının sıklıkla sorduğu; ‘Oruç tutmamda sakınca var mıdır?’, ‘Kalp ameliyatı oldum oruç tutabilir miyim?’, ‘İlaç kullanıyorum, saati ve dozu nasıl ayarlamalıyım?’ gibi sorularla karşılaşan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr.Cengiz Köksal, kişilerin sağlıklarından olmamaları için önem verilmesi gereken, hayati önerilere dikkat çekiyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, ‘her kalp hastası oruç tutamaz demek yanlış olur’ söyleminin altını çiziyor. Prof. Dr.Köksal; “Her hastayı bireysel olarak değerlendirmek ve hastalık durumuna göre karar vermek gerekir. Oruç tutmanın sağlıklı insanlarda kalp ve damar sağlığı riskini arttırıcı bir etkisi yoktur. Ancak ileri yaşı olan, diyabet ve yüksek tansiyon gibi kronik rahatsızlığı olan hastaların, oruç tutmadan önce mutlaka hekimine başvurması ve ilaçlarının buna göre düzenlenmelidir” diyor.
Vücudu susuz bırakmayın
Uzun süren açlık ve susuzluk döneminde normal sağlıklı bireylerde dahi tansiyonun düşmesi olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Cengiz Köksal; “tansiyon hastalarında ilaçların dozunun ayarlanması gerekecektir. Oruç ile beraber vücut bir süre susuz kalacağından idrar söktürücü ilaç kullanan hastalarda bu durum daha fazla olacaktır. Su ve mineral kaybına bağlı şikâyetlerde artış gözlenebilir. Bu nedenle idrar söktürücü ilaç kullanımı doktora sorulup, gerektiğinde kesilebilir veya kullanımı zorunlu ise sahurda değil de iftarda alınabilir. Tüm kalp ve damar hastalarının oruç tutup tutamayacaklarına hekim kontrolü sonrasında karar verilmelidir. Kalp hastalığı olanların günlük alması gereken tansiyon ,kolesterol ve kan sulandırıcı gibi bir takım ilaçlar vardır. Bu ilaçların saatleri ve kullanım dozlarında düzenleme yapmak gerekir. Özellikle kalp kapak ameliyatı olmuş, metal kapağı olan hastaların kullandığı kan sulandırıcı (kumadin)ilacın dozu, ramazan boyunca daha sık aralarla yapılan INR ölçümleri ile yakından takip edilmelidir. Çünkü oruçla yani uzun süren açlık ve susuzluk ile kand eğerlerinde daha önce görülmeyen değişiklikler saptanabilir. Kan değerlerinin yüksek çıkması durumunda kanamalar, düşük çıkması durumunda ise kalp kapağında pıhtı ile karşılaşılabilir. Bu nedenle değerler mutlaka sık aralıklarla takip edilmeli ve ilaç dozu da ona göre ayarlanmalıdır.
Sahura kalkmadan oruç tutmanın, dinî bir uygulamanın yanı sıra sağlık açısından da faydaları olduğu bilinmektedir. Bazı uzmanlar, sahurda ağır yemekler tüketmenin sindirim sistemini zorladığını ve gün boyu açlık hissiyle baş etmeyi zorlaştırabileceğini söylüyorlar. Bu nedenle, sahura kalkmadan oruç tutanlar, gün boyunca daha dengeli ve hafif beslenerek sindirim sistemlerine rahatlama sağlayabilirler.
Sağlık uzmanları, oruç tutarken vücudun susuz kalmaması için iftar ve sahur arasında yeterli miktarda su tüketilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, oruç tutarken beslenmenin dengeli ve sağlıklı olmasının önemli olduğunu belirtiyorlar.
Ahmet Kayahan