Yavuz Sultan Selim, Osmanlı’nın en güçlü padişahlarından biridir. Daha önce de söylediğim gibi, Kanuni Sultan Süleyman’ın büyüklüğünün arkasında, babası Yavuz Sultan Selim vardır.
Sert bir padişahtır Yavuz, çok sert… Sadece kellesini aldığı sadrazam sayısına bakmak bile yeterli.
Yavuz Sultan Selim’in tek oğlu Kanuni’dir, altı tane de kızı olmuştur. İşte bugünkü konumuz, o kızlardan biri olan Fatma Sultan’la ilgili.
Fatma Sultan, Teke (Antalya) Sancakbeyi Mustafa Bey ile evlendirilmişti. Ancak eşi onunla ilgilenmeyip oğlanlarla düşüp kalkıyordu. Fatma Sultan’ın canına tak edince, babası Yavuz Sultan Selim’e bir mektup yazdı. Ancak mektubu gönderdiği Elmalı Kadısı Seyyid Mahmud, mektubu Sultan’a ulaştırmadığı gibi, bir kopyasını da Fatma Sultan’ın eşi Mustafa Bey’e vermişti. Elmalı Kadısı ve Mustafa Bey, birlikte alem yapmaya devam ettiler.
Fatma Sultan, babasına mektubunu ulaştıramayınca, İstanbul’a gitmeye karar verdi. Bir yolunu bularak babasına bir mektup daha gönderip gelmek için izin istedi. Yavuz bu, öyle izin almadan, kızı bile olsanız yanına varamazsınız.
KURTAR BENİ BABA!
Fatma Sultan, babasına uzun bir mektup yazıp derdini anlatmıştı. Bazı bölümlerini birlikte okuyalım…
“Eğer sultanım yüce himmetini ve şefaatini gösterip biçare halimi sorarsa, benim devletim başım, tacı ve saadetim güneşi sultanım, ben biçare kulunuz, gözü yaşlı, göğsü yaralı, kafir elinde tutsak olmuş, dermansız kalmış, hali anlatılamaz durumdayım… Benim devletlü padişahım, bir yıldır buraya geldim geleli bir gün, bir saat gülmedim. Zevkle bir elbise bile giymedim. Dul kadın gibiyim.
Benim devletlü ve saadetlü sultanım, babacığım, beni buradan kurtarınız. Devletlü sultanım, yüzünüzü o kadar özledim ki, dille anlatılmaz. Hemen devletlü sultanımın eşiğine yüz süreyim, ölürsem bari hasretim giderilmiş olsun. Benim devletim ve saadetim sultanım, babacığım, vallahi ve billahi ve tallahi bir zerre kadar suçum ve günahım yoktur. Eğer bana inanmazsanız, benim halimi Antalya kadısına sorun, benim burada neler çektiğimi o biliyor.
Benim devletim ve saadetim sultanım, babacığım, güzel elbiseler yerine çuval giyeyim, arpa ekmeği yiyeyim, yeter ki sultanımın devletlü eşiğinde olayım. Sultanımdan yalvararak temennim ve isteğim odur ki, biçare bana İstanbul’a gelmek için izin versin. Varayım sultanımın devletlü eşiğinde olayım. Birçok kişi, köpekler ve kuşlar bile sultanımın sayesinde mutlular, ben de onlardan birisi olayım.
Allah için, peygamber için bu biçare kulunuzu gam ve tasadan kurtarınız. Yoksa helak olurum… Ferman sultanımındır. Aciz kulunuz Fatma.”
Durumu öğrenen Yavuz, kızını Mustafa Bey’den ayırdı, damadını da cezalandırdı. (Kellesini almamasına şaşmalı!)
Fatma Sultan, bir süre sonra Kara Ahmed Paşa ile evlendirildi. 1552’de vezir olan Kara Ahmed Paşa, değerli bir devlet adamıydı. Ancak Hürrem Sultan ile kızı Mihrimah Sultan’ın çevirdikleri entrikaların kurbanı olmuş, idam edilmişti. Fatma Sultan, babasını çok önceden, 1520’de kaybetmiş, artık savunmasız kalmıştı.
Kocasının ölümünden sonra iyice yaşlanmış olan Fatma Sultan, Hadım İbrahim Paşa ile evlendirildi. Bu evlilikten kısa bir süre sonra da hayatını kaybetti.
Kadın olmak, her yerde ve her zamanda, Yavuz’un kızı bile olsanız, çok zor.
Yorumlar
Kalan Karakter: