Obezite Cerrahisi ameliyatı nedir?
Obezite Cerrahisi; Kilo vermemize yardımcı olmak için yapılan ameliyatlardır. Birçok ameliyat çeşidi vardır. Hiçbir zaman ilk tercih değildir. Diyet, egzersiz ve ilaç tedavisi sonrasında obezite hastalarında başarılı sonuç elde edilemediği durumlarda obezite cerrahisi uygulanabilir.
Tüp mide ameliyatı nedir?
Dünyada zayıflamak için en çok uygulanan yöntemlerden biridir. Bu yöntemde midenin %80-90 kadarı çıkartılarak mide bir tüp haline getirilir. Kişinin kalori alımı azaltılır. Tüp mide ameliyatı da kapalı yöntemle, bir-iki saatlik bir sürede yapılır. Hastanede yatış süresi ise iki-üç gündür. Ameliyat sonrasında hastalar iki hafta sıvı, daha sonraki iki hafta da yumuşak gıdalar tükettikten sonra normal gıdaya geçebilirler. Vitamin takviyeleri gerekebilir. Bu ameliyat yönteminde midenin fundus bölgesi tamamen çıkartılarak ghrelin hormonunun salınımı engellenir böylelikle kişinin iştahının azalması da yardımcı olur. Bu ameliyat sonrasında kişiler 1 yıl içinde fazla kilolarının ortalama %80 kadarını kaybedebilirler. Bu ameliyattan sonra gıdaların iyice çiğnenip, küçük porsiyonlar halinde tüketilmesine dikkat edilmelidir. Bunun yanı sıra egzersiz de unutulmamalıdır. Verilen kiloları tekrar almamak için özellikle rafine şekerli yüksek kalorili sıvı gıdaları da bol miktarda tüketmekten kaçınılmalıdır.
Tüp mide ameliyatı nasıl yapılır?
Tüp mide ameliyatı laparoskopik yöntemle yapılır. Laparoskopik cerrahi, kapalı ameliyat tekniğidir. Açık ameliyatlarda olduğu gibi 10-15 cm’lik kesiler açılmaz. Onun yerine yaklaşık 0,5 cm’lik birkaç delik açılarak kamera ve tedavi araçları bu deliklerden karın bölgesine gönderilir. Cerrah, bir yandan önündeki yüksek çözünürlüklü monitörden ameliyat alanını izler, diğer yandan tedaviyi gerçekleştirilir. Bu teknik sayesinde hem ameliyat daha konforlu ve güvenli geçer hem de ameliyat sonrası süreç daha ağrısız ve hızlıdır. Genel anestezi altında gerçekleştirilen operasyonda midenin yüzde 80’lik kısmı stapler yardımı ve gönderilen tüp ışığında alınır. Ameliyatın en önemli noktası, mide alındıktan sonra dikiş hattındaki kanamaların kontrol edilmesidir. Dikiş hattında herhangi bir kaçağın olup olmadığını belirlemek için mide özel boyalar yardımıyla şişirilir. Kontrollerin ardından ameliyatın başında gönderilen tüp çıkarılır ve drenaj sistemi yerleştirilir.
Tüp mide ameliyatı avantajları nelerdir?
Mide hacmi azaldığı için daha az gıdayla doyma sağlanır. Ameliyattan sonra ömür boyu yeme çeşidi kısıtlanır inanışı doğru değildir; her şey yenilebilir. Açlık hormonu dediğimiz ghrelin hormonunun çıkarılmasıyla yeme isteği azalır. Bağırsaklara bir işlem yapılmadığı için kanama, kaçak, tıkanıklık gibi riskler yaşanmaz. Çoğu obezite ameliyatına göre süresi daha azdır. Ortalama 1 saat sürer. Hastanede daha az yatış gerektirir. Vücuda yerleştirilen bir yabancı cisim yoktur. Emilime müdahale edilmez. Bu nedenle vitamin ve mineral eksiklikleri daha az oluşur.
Tüp ameliyatı dezavantajları nelerdir?
Midenin büyük bir kısmı çıkartılır. Midenin tekrar doğal haline döndürülmesi mümkün değildir. Sıvı ve yüksek kalorili gıdalara, şekerli gıdalara düşkün olanlarda zayıflatma potansiyeli azalabilir. Tüp haline getirilmiş midenin zamanla genişlemesi ve buna bağlı olarak kilo kaybettirici etkisinin yıllar içinde azalması ihtimali vardır. Mide katlama ameliyatına göre daha çok teknolojik malzeme gerektirir bir ameliyattır. Yaygın olarak yapılan bir ameliyat haline gelmesi son on yıl içinde olmuştur. Çok geniş hasta gruplarında beş yıllık sonuçları oldukça başarılı olmakla birlikte daha uzun dönem takip sonuçları henüz tam olarak netleşmemiştir.
Tüp mide ameliyatı kimler olabilir?
- Beden kitle indeksinin (BKİ) 40(kg/m²) üzerinde olanlar
- BKİ 35(kg/m²)’den fazla ve obeziteye eşlik eden en az bir yandaş hastalığı olan kişiler, (yandaş hastalıklara örnek; Tip 2 diyabet (şeker hastalığı), hipertansiyon, uyku apnesi, karaciğer yağlanması, eklem hastalıkları, kolesterol yüksekliği gibi hastalıklar verilebilir).
Tüp mide ameliyatını kimler olamaz?
- Cerrahi yöntemin risklerini kabul etmeyen hastalar
- Genel anestezi alamayacak durumda olan hastalar (ileri derecede kalp, akciğer ve böbrek hastalığı olanlar gibi)
- Ağır psikiyatrik bozukluk bulunan hastalar
- Alkol ve madde bağımlılığı olan bireyler
- Obezitenin nedeni olarak hormonal bozukluk saptanan hastalar.
Tüp mide ameliyatı riskleri nelerdir?
Stapler hattında kaçak oluşumu riski
Eski midenin yalnızca %15’i kadar boyutlandırılan yeni mide oluşumları operasyon esnasında hem hava hem de metilen sıvı testlerine tabi tutulur. Bu testler kaçağın olup olmadığının anlaşılmasında etkin yöntemleri ifade eder. Testlerde farkına varılmayan kaçak oluşum riskleri minimalize edilmiş olur. Operasyon esnasında herhangi bir kaçak gözlemlenirse sütür koyma gibi tekniklerle giderilebilir.
Mide yaralanma riskleri
Çok nadir de olsa stapler hattının olduğu kısımlardan kullanılan aletlerden kaynaklanan fark edilmeyen boyutlarda mide yaralanmaları meydana gelebilir. Mide duvarının yapısı oldukça kalın olması sebebiyle üst duvarlardaki yaralanmalar bir problem teşkil etmez. Ancak mukoza adı verilen mide iç tabakalarında herhangi bir delinme belirdiyse ve fark edilmediyse kaçak meydana gelmesi olasılık dahilindedir.
Operasyon görüşünün engellenmesi
Tüp mide ameliyatına girecek hastaların karaciğerleri detaylı muayene edilmeli ve ultrasonları çekilmelidir. Cerrahın görüşünü etkileyecek büyük yapıdaki karaciğer ya da yağlı ve büyük karaciğer büyük bir sorundur. En sık görülen görüş kısıtlılığı durumunu teşkil eder. Bu sebeple operasyondan yapılmadan önce hastanın iki hafta boyunca yoğun diyet geçirmelidir. Preop diyetı adı verilen bu uygulamayla görüş kısıtlılığı büyük oranda azalabilmektedir.
Dalak yaralanması
Bilhassa vücut kitle indeksi çok büyük hastalarda gözlemlenebilen bir riski temsil eder. BMİ değerleri büyük olan hastalardaki karın içi dokularda yağlanma oranları da büyük olmaktadır. Bu da cerrahim operasyon esnasında yetersiz görüntülemesine neden olur. Neticesinde de görünüş kısıtlılığı nedeniyle dalak yaralanmaları meydana gelebilir. Bu tür küçük yaralanmalar kolayca tedavi edilebilmektedir. Ancak kontrol altına alınamayan yaralanmalar ve yaralanmalar neticesinde oluşan kanamaların durdurulamayacak kadar büyük olması durumunda dalağın operasyon esnasında alınması elzem hale gelebilir. Uzman ve deneyimli bir cerrahın yürüttüğü tüp mide ameliyatında bu tür riskler oldukça nadir görülmektedir.
Kanama riskleri
Her cerrahi adımda kanama riski vardır. Kontrol edilemeyen kanama riskleri neredeyse sıfırdır. Ancak deneyimsiz cerrahlar tarafından yürütülen operasyonlarda yapılan girişlerde büyük damar yaralanması ve bu yaralanmaya ek olarak kontrol edilemeyen kanama ve neticesinde hastanın kaybı gerçekleşebilir. Çok nadir gelişen bir durumdur. Deneyimli cerrahlarda bu tür riskler gözlemlenmemiştir.
Anestezir riskleri
Ender görülen bir risktir. Anestezi bileşenlerine bağlı olarak gelişen ciddi düzeydeki alerjik reaksiyonları ifade eder.
Kardiyovasküler riski
Hastanın sağlık geçmişini gizlemesi, atladığı bilgiler, hekimin yetersiz tetkik, muayane, tahlil istemesi ve elde edilen sonuçların yeterli incelenmemesi gibi durumlarda gelişebilir. Bu tür sorunlar operasyon yapılmadan önce saptanamamış ek bir hastalıktan kaynaklanan problemleri ifade etmektedir.
Karaciğer yaralanmaları
Vücut kitle indeksi çok büyük hastalarda gözlemlenebilir. Karın içi yağlanmanın, karaciğer yağlanmasının ve boyutlarının ileri safhada olduğu hastalarda küçük karaciğer yağlanmaları oluşabilir. Bu tür yaralanmalar kontrol altına alınabilir. Lakin atlanan – gözlemlenemeyen – dikkat edilmeyen bir karaciğer yaralanması oluşursa hızlı müdahale edilmesi elzemdir. Aksi taktirde ek kanamalara ve neticesinde büyük kan kaybına neden olabilir. Bunun yanı sıra enfeksiyon gelişmesi hatta hastanın yaşamını yitirmesine neden olabilir.
Damar içi pıhtı oluşumu
Obezite ameliyatları sonrasında iki damar sisteminde pıhtı oluşumu tehlikelidir. Bunlar bacaklardaki derin toplar damarlar ve mide etrafında olan ve karaciğere giden damar sisteminde meydana gelen pıhtı oluşumudur. Genel olarak %1’den az görülmektedir. Bacaklardaki derin toplar damarlarda olan öncelikle kronik damar yetmezliği ile ciddi bacak problemlerine neden olacağı gibi pıhtı yerinden hareket ederse akciğere giderek (pulmoner emboli) solunum ve dolaşım problemlerine yol açabilir. Mide etrafı toplar damarlarda olan pıhtı ise (portal venöz tromboz) mide-barsak ve karaciğer fonksiyonlarını etkiler.
Ameliyat sonrası fıtık oluşumu;
Gerek kesi yerlerinde gerekse özellikle bypass cerrahilerinde karın içinde fıtıklaşmalar görülebilir. Burada önemli olan fıtık içine giren barsakta tıkanma olmasıdır. Tıkanma olması durumunda karın ağrısı, bulant-kusma ve büyük abdest yapamama şeklinde kendini gösterir. Tıkanma yoksa acil tedavi gerekmez iken tıkanma varlığında tedavi edilmezse hayatı tehdit edebilir.
Tüp mide ameliyatı öncesi diyet öncesi diyet yapılmalı mı?
Obezite ve metabolik cerrahi ameliyatlarından tüp mide ameliyatı öncesinde hastada kilo çok aşırı değilse (VKİ<40 kg/m2) genelde ek bir diyet gerekmemektedir. Tüp mide öncesi diyetin gerekliliği hakkında kesin sonuçlar yoktur. Fakat karaciğeri çok yağlı olan ve karın içi yağlanması çok fazla olan hastalarda ameliyata bağlı komplikasyonları azaltmak ve ameliyat sonrası kilo verimini artırmak için diyet verilebilir. Gerek olmayan hastada ameliyat öncesi diyet verilmesi hastanın tedavi sürecini uzatabilir ve tedaviye uyumunu azaltabilir.
Tüp mide ameliyatı hangi yaş aralıklarında yapılabilir?
Tüp mide yani mide küçültme ameliyatı 18-65 yaş arası kişilere yapılır. Kişinin mide ameliyatına uygun aday olması için, Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen Vücut kitle İndeksi (VKİ) değerlerinin 35 ve üzerinde olması gerekir. 18 yaş altındaki kişiler için obezitenin derecesi ile birlikte yukarıda sayılan hastalıkların varlığı önemlidir ve hekim kararının yanı sıra ebeveyn onayı da gereklidir. 65 yaş üstü kişiler için ise sağlık durumu ve ameliyatın gerekliliği (kişinin kilosuna bağlı sıkıntıları ve yaşadığı sorunlar) değerlendirilir.
Tüp mide ameliyatı sonrası ne zaman kilo verilmeye başlanır? Tüp mide ameliyatı sonrası ne kadar kilo verilir?
Yapılan çalışmalarda hastaya ve çeşitli faktörlere göre değişmekle birlikte 12-18 aylık süreçte fazla kilonun yaklaşık %80’inin verildiği gösterilmiştir.
Ameliyat sonrası ilk 4 ay en hızlı kilo veriminin olduğu dönemdir.
Ortalama olarak ilk ay fazla kilonun %20’si
2. ay sonunda fazla kilonum %30’u
4. ay sonunda fazla kilonun %45-50’si
6. ay sonunda fazla kilonun %60’ı
9. ay sonunda fazla kilonun %70’i
12. ay sonunda fazla kilonun %80’i verilmektedir.
Tüp mide ameliyatı sonrası hastanede kaç gün yatış yapılır?
Hastanede yatış süresi iki-üç gündür.
Tüp mide ameliyatı sonrası ne zaman duş alınabilir?
Ameliyattan sonra 1. Günde dren çekilir, pansuman yapılır pansumanda drenin çekildiği yer ve kesi yerleri su geçirmez bantlarla kapatılır. Sonrasında banyo yapılabilir. Banyo yaparken dren yerinin kapalı olması önemlidir. Hastaneden çıktıktan sonra banyo sırasında sadece dren yeri 4-5 gün daha su geçirmez bantla kapatılmalı. Bu süre zarfından sonra banyo sonrasında dren yerini kapatmaya gerek yoktur.
Tüp mide ameliyatı sonrası normal hayata ne zaman dönülür?
Kapalı tüp mide ameliyatı sonrasında hastalar 2-3 gün hastanede kaldıktan sonra evlerine dönebilirler. Ameliyattan bir hafta sonra araba kullanmaya başlayabilir, ameliyattan yaklaşık 2 hafta sonra işlerinin başına geçebilirler. Tüp mide ameliyatı sonrası tam iyileşmenin gerçekleşmesi ve yaraların kapanması için 4-6 haftalık bir süreç gereklidir.
Tüp mide ameliyatı sonrası normal beslenmeye ne zaman başlanır?
İlk hafta tamamen tanesiz sıvı gıda, 2. haftadan sonra püre haline getirilmiş gıdalarla beslenmesi sağlanır. İlk 2 ay aşamalı olarak sıvı gıdıdan katı gıdaya geçiş sağlanır.
Tüp mide ameliyatı sonrası spora ne zaman başlanır?
Tüp mide ameliyatından 10 gün sonra önce yürüyüşlere ve yüzmeye hafif tempo ile başlanabilir.
Ayın sonunda da yavaş yavaş ağırlık gerektiren sporları yapmaya başlanabilir.
Tüp mide ameliyatı sonrası sarkma olur mu?
Tüp mide ameliyatından sonra kilo verirken yapılan egzersizler, ameliyat sonrası korse kullanımı, beslenmede protein ve kolojen alımı sarkmaları önlemeye yardımcı olsa da bazı sarkmaların tedavisi için yeterli olmayabilir. Vücutta en sık karın bölgesi, meme bölgesi, sırt bölgesi, kollar ve yüz bölgesinde sarkmalar oluşabilir. Bu sarkmalar hem estetik açıdan hem de ciltte mantar, pişik gibi sağlık problemleri oluşturduğu için kişiyi rahatsız eder. Bu durumda farklı müdahaleler ile bu sarkmalar tedavi edilir.
Tüp mide ameliyatı sonrası vitamin kullanılmalı mı?
Tüp mide cerrahisinden sonra midenin genel hacmi küçültülmüş olacaktır. Bu nedenle bedenimize alınan besinlerin kapasitesi de düşecektir. Bu da doğrudan daha az besin tüketiminden kaynaklanan daha az vitamin – mineral alımına delalettir. Bilhassa tüp mide ameliyatının ardından ilk birkaç aylık süreçte vitamin – mineral eksikliği yaşanma olasılığı yüksek olacaktır. Bu nedenle tüp mide ameliyatı sonrası ilk süreçlerde vitamin mineral takviyesi kullanmak elzemdir. Obezite cerrahisinden sonra karşılaşılan vitamin ve mineral eksiklikleri; A, D, E, K vitaminleri ve Çinko başta olmak üzere emilimi ya da biyo-yararlanımı yağa bağlı olan vitamin ve mineraller tam olarak emilemezler. Dahası, sindirim sistemi transit zamanının kısalmış olmasına bağlı olarak demir, kalsiyum, B12 vitamini ve folat eksikliği riski de artar.
Yorumlar
Kalan Karakter: