Kayısı kelimesi, kökeni Arapça olan ve ‘zerdalinin iyi ve iri cinsi’ manasındaki sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça ‘kıyaslama, ölçme’ anlamındaki ‘ḳays’ sözcüğünden türetilmiştir. Türkçede ilk olarak 1360’a tarihlenen Dânişmendnâme eserinde bahsi geçmektedir. Genetik araştırmalar, Orta Asya'nın ana vatanı olduğunu göstermektedir. Birçok ülkede yaygın olarak yetiştirilir ve birçok yerde yabani olarak bulunmaktadır.
Kayısının içeriğinde antioksidan etkiye sahip “karotenoid” bulunmaktadır. Sarı, turuncu ve kırmızı renkleri barındıran karotenoidlerden olan beta-karoten kayısıda bol miktarda bulunur. A vitaminin ön maddesidir ve ihtiyaç duyulduğunda vücut tarafından A vitaminine dönüştürülerek kullanılır. Vücutta, A vitaminine dönüşebilen birçok karotenoid arasından, dönüşüm oranı en fazla olanı beta-karotendir. Yağda çözünebilen A vitamini; görme, üreme ve sağlıklı bir cilt ile bağışıklık sisteminin korunması açısından önemlidir. Ayrıca kayısı;
- Bağırsakları iyi çalıştırdığından kilo verilmesini kolaylaştırır.
- Vücuda kuvvet verir. Bedensel ve zihinsel yorgunluğu giderir.
- Beslenme problemi olan yaşlıların potasyum eksikliğine bağlı depresyon sorunlarının giderilmesinde faydalı olur.
- Gırtlak iltihabına ve astıma iyi gelir.
- Astımda balgam söktürücü özelliğe sahiptir.
- Kabızlığı önler.
- Yaşlanmaya karşı vücudu korur.
- Ülserin iyileşmesinde rol oynar.
- Kan yapımını artırarak kansızlığa iyi gelir.
- Karaciğere korur.
- Kemiklerin daha düzgün ve sağlam olmasını sağlar.
- Cildi besler, nemlendirir ve yumuşatır.
- Başta akciğer ve cilt kanseri olmak üzere kansere karşı koruyucudur.
- Kayısının yemeklerden sonra yenmesi hazmın kolaylaştırmasını sağlar.
Yorumlar
Kalan Karakter: